top of page
Av. Arda Aşık

Kamu Çalışanlarının Güvenliği Açısından İdarenin Hizmet Kusuru

Güncelleme tarihi: 26 Ara 2020

Görevi başında bulunan sağlıkçılara yönelik şiddet olayları büyük bir artış göstermektedir. Can güvenliklerinden tedirgin olan sağlıkçıların çalışmaları esnasındaki güvenliğiden kim sorumlu olacaktır?


Anayasanın 125. maddesinin son fıkrasında, idarenin kendi eylem ve işlemlerinden doğan zararı ödemekle yükümlü olduğu hükme bağlanmıştır. İdarenin kamu hizmetinin yürütülmesinden doğan zarardan sorumlu tutulmasını gerektiren durumlardan birisi hizmet kusurudur. Genel olarak, idarenin yürütmekle görevli olduğu bir kamu hizmetinin kuruluşunda, düzenlenişinde veya işleyişindeki nesnel nitelikli bozukluk, aksaklık veya boşluk olarak tanımlanabilen hizmet kusuru; hizmetin kötü işlemesi, geç işlemesi veya hiç işlememesi hallerinde gerçekleşmekte ve idarenin tazmin yükümlülüğünün doğmasına yol açmaktadır.


Anayasanın 17. maddesinde, herkesin yaşama, maddi ve manevi varlığını koruma ve geliştirme hakkına sahip olduğu; 19. maddesinde herkesin kişi hürriyeti ve güvenliğine sahip olduğu hükmüne yer verilmiştir.


Kişilerin can ve mal güvenliğinin korunması Devletin asli görevidir. İdarenin bu görevi yerine getirmek, kamu düzeni ve esenliğini sağlamak üzere kolluk örgütünü kurması, gerekli araç ve olanakları sağlaması, yeterli önlemleri zamanında alması gerektiği açıktır. Ancak, bünyesinde risk taşıyan kolluk hizmetlerinin, önceden haberdar olunan durumlar dışında genel nitelikte önlemler alınarak yürütülmesi doğal olup, ihbar, şikayet veya önceden oluşan bir takım olaylar nedeniyle özel önlemler alınmasını gerektiren durumlar olmadıkça meydana gelen olaylarda idarenin hizmet kusurundan ve tazmin sorumluluğundan söz edilemeyecektir.


İdarenin özel güvenlik önlemi alınması gereken ihbar ya da olası durumlardan, önceden haberdar edilme gibi herhangi bir şekilde bilgilendirildiği halde gereken önlemin alınmaması veya eksik alınması hallerinde sorumluluğunun doğacağı şüphesizdir. İdare, olayı hızla değerlendirmek suretiyle, can ve mal güvenliğinin açık, yakın ve ciddi bir şekilde tehlikede olduğu kanaatine vardığı her birey yönünden, özel koruma da verilmesi dahil olmak üzere, tehlikenin niteliğine ve ağırlığına göre uygun koruma ve güvenlik tedbirlerini zamanında almak zorundadır


Bu itibarla, idarenin, kişilerin can ve mal güvenliğinin tehlikede olduğu hakkında önceden bilgilendirildiği halde özel ve yeterli önlem almaması veya güvenlik önlemlerinin alınmasında gerekli özeni göstermeyerek geç kalması durumunda hizmet kusurundan söz edilecektir. Alınan önlemlere rağmen üçüncü kişilerin gerçekleştirdiği olaylarda hizmet kusuru açıkça ortaya konulamayan idarenin tazmin sorumluluğu bulunmayacaktır.


Sağlık çalışanları yönünden maruz kalınan şiddet olaylarının güncelliği ve sıklığı İdare tarafından önlem alınmasını gerektiren bir konu olarak değerlendirilmesini gerektirmektedir. Keza kamu binalarına girişlerde özel güvenlik veya polis korumasını bulunması, x-ray kapıları da dahil tüm arama tedbirlerinin alındığı buna karşın sağlık çalışanlarının görev alanlarında bu yönde tedbirlere gidilmemektedir.


2012 yılında görevi başında Dr. Ersin Aslan’ın öldürülmesinden sonraİdare tarafından “sağlıkta şiddet” konusunda çalışmalar yapıldığı, bu çalışmaların neticesinde şiddete maruz kalan sağlık çalışanları hakkında “Beyaz Kod” uygulamasının başlatıldığı, bu uygulama çerçevesinde şiddete maruz kalan sağlık çalışanının şikayetçi olması halinde kendisine İl Sağlık Müdürlüğü avukatlarının ücretsiz ve vekaletnamesiz Avukatlık Hizmeti sunmalarının sağlandığı ve son olarak da 3359 sayılı Sağlık Hizmetleri Temel Kanununa eklenen madde ile yaralama suçunun sağlık çalışanlarına karşı işlenmesi halinin 5271 sayılı Ceza Muhakemesi Kanununun 100. Maddesi uyarınca tutuklama nedeni olarak kabul edildiği görülmektedir.


Yapılan tüm bu yasal düzenlemeler ve çalıştaylar ile Devlet tarafından sağlıkta yaşanan şiddet olaylarının vahim olduğu kabul edilmiş ve bunların engellenmesi ile sağlık çalışanlarının korunması amacı ile bir takım önlemler alınmıştır.


Devlet tarafından önlem alınmasını gerektiren bir konu olarak değerlendirilen sağlıkta şiddet konusu hakkında alınan önlemler, sağlık çalışanlarını korumaktan ziyade maruz kaldıkları şiddet olayları hakkında adli yardım hizmetlerini kapsamaktadır. Bu bakımdan alınan önlemler önleyici olmayıp zarar meydana geldikten sonra işletilebilecek yasal prosedürlerden ibaret kalmaktadır. Bu anlamda İdare tarafından alınan önlemlerin yeterli ve ilgili sorunu engellemeye yönelik olduğundan bahsedilemez.


Nitekim alınan önlemlerin yetersizliği nedeni ile 29 Mayıs 2015 tarihinde Dr. Kamil Furtun görevi başında öldürülmüştür. Yaşanan menfi hadise ile de sağlıkta şiddet konusunun ne kadar güncel bir sorun olduğu ve İdare tarafından ivedi olarak önlem alınmasının gerekli olduğu ortaya çıkmıştır. Kaldı ki siyasiler tarafından da bu husus tekrar edilmiş ve hatta 1 Haziran 2015 günü Sağlık Bakanlığı emri ile sağlık çalışanları şiddet olaylarına karşı iş bırakma eylemi yapmışlardır. Bu durumda sağlık çalışanlarının maruz kaldıkları riskler hakkında Devletin bilgilendirilmiş olduğunun kabulü gereklidir. Ayrıca her bir sağlık çalışanının hakkındaki güncel şiddet tehlikesi hakkında ihbarda bulunmasına gerek olmamalıdır.

58 görüntüleme

Son Yazılar

Hepsini Gör

Comments


bottom of page